Kemik kanserli hastaların teşhis, tedavi ve takibi, kemik tümörleri cerrahının dışında, bu konuda uzman radyoloji, patoloji, çocuk ve erişkin onkolojisi, radyasyon onkolojisi ve radyoterapi, gibi birçok hekimi de içeren  bir yaklaşım gerektirir. 

Kemik Kanseri

GENEL BİLGİLER VE TIBBİ YAKLAŞIM 
Kötü huylu ( habis, malign) kemik tümörlerioldukça nadir görülürler. Her yıl 1000 yeni kanser vakasına oranla sadece 3-4 ‘ü yeni kemik kanseri görülmektedir.  Hastalığın nadir görülmesi, onkoloji dışındaki alanlarda çalışan ortopedi cerrahlarının, olası bir kemik tümörünü düşündüren hasta şikayetlerini ve belirtilerini teşhis edebilmelerini zorlaştırmaktadır. Daha önemlisi bu konuda bilgi, birikim ve deneyim olmadan yapılan tıbbi uygulamalar, aslında tedavi şansı yüksek bu hastaların hatalı yada eksik tedavilerine ve sürecin sıklıkla uzuv yada yaşam kaybıyla sonuçlanmasına neden olmaktadır. 
 En sık görülen primer (kemik kaynaklı) malign kemik tümörleri olan Osteosarkom ve Ewing sarkomu,çocukluk ve gençlik dönemi tümörleridir. Kondrosarkom( kıkırdak kanseri)  ise orta ve ileri yaşlı yetişkinlerde daha sık görülür. Kordoma ve Adamantinoma gibi nadir tümörler, sırasıyla sakrum ( kuyruk sokumu) ve tibia ( kaval kemiği) yerleşimlidir. 

    Kötü huylu kemik tümörü olan bir hastanın en yaygın görülen şikayeti , genellikle istirahatte veya geceleri ortaya çıkan ağrıdır. Ayrıca muayenede şişlik veya eklem hareketlerinde yada uzvu kullanmada güçlük gibi karakteristik bulgular da görülebilir. Omurga tümörleri yada sinirlere yakın tümörlerde ilerleyen olgularda sinir felçleri söz konusu olabilir. 

    Kemik kanseri şüphesi olan hastalarda, hastalığın yayılma derecesini belirlemek için kapsamlı bir evreleme yapılmalıdır. Bu konuda basit kemik röntgenlerinden başlayarak, bilgisayarlı tomografi, Manyetik rezonans görüntüleme yani MRI ve PET-CT gibi yöntemler kullanılır. Bunu takiben doğru tanı için iyi planlanmış, doğru bölgeden yeterli miktarda yapılan, bir biyopsi gerekir. Biyopsi, hastanın ve tümörün özelliğine göre, görüntüleme ( bilgisayarlı tomografi veya ultrasonografi gibi)  kılavuzluğunda iğne biyopsisi veya açık ameliyatla yapılan biyopsi olabilir. 

Her bir kemik kanserinin tedavisi farklıdır ve özellik arzeder.  Osteosarkom, Ewing sarkomu, kondrosarkom, malign fibröz histiyositoma, kordoma ve adamantinoma gibi farklı kemik kanserleri için tümöre özgü özellikleri ve tedavi seçeneklerini bilmek gerekir. 

Osteosarkom ve Ewing sarkomu olan hastalar, kemoterapi ve ardından en-bloc cerrahi rezeksiyon yani tümörün çevresinde ince bir sağlıklı kılıf bırakılmak kaydıyla tam olarak çıkarılması yöntemiyle tedavi edilir. Cerrahi tedavi sonrası kemoterapi, hatta bazı olgularda Ewing sarkomu için radyoterapi uygulanır. Kondrosarkom, adamantinoma ve kordoma gibi tümörler ise, hem kemoterapiye hem de geleneksel radyoterapiye dirençli oldukları için “cerrahi tedavi “ tek seçenektir. Son yıllarda özellikle kordomada “Carbon ion radyoterapi” olarak adlandırılan alternatif bir yöntem, tek başına yada cerrahi sonrası uygulanmaktadır.

Yukarda özetlenen primer ( birincil)  sarkomlar kemikte daha önce hiç bir hastalık yada zemin olmadan ortaya çıkarken, sekonder ( ikincil) sarkomlar  daha önce var olan iyi huylu olan kemik lezyonlarında veya kronik kemik iltihabında  ortaya çıkabilir ve yoğun ve agresif bir tedavi gerektirir. 


Üst ekstremite ( kol, önkol, el) , alt ekstremite ( uyluk, baldır ve ayak) , pelvis ( leğen kemiği)  ve omurgadaki malign kemik tümörlerinin cerrahi tedavisi için özel teknikler mevcuttur. Cerrahi sırasında çıkarılan kemiğin yerine kullanılabilecek seçenekler arasında allogreftler ( kadavradan kemik nakli) , megaprotezler( büyük boyutlu titanyumdan imal edilen eklemli yada eklemsiz yapaykemik implantları) ve hastanın kendisinden alınan ve mikrocerrahi yöntemlerle uygulanan damarlı kemik nakilleri  bulunur. Uygun olgularda tümörlü kemiğin vücut dışında steril hale getirilmesi yani tümörden arındırılması ve ardından damarlı kemik nakli ile yeniden canlı kemiğe dönüştürülmesini içeren “ geri kazanılmış kemik” operasyonu uygulanabilir. Tüm bu cerrahi teknikler, oldukça karmaşık, uzun ve zor yöntemler oldukları için, ancak bu konuda uzmanlaşmış cerrahlarca uygulandığında yüksek başarı oranları sağlamaktadır. 

Kemik kanserli hastaların teşhis, tedavi ve takibi, kemik tümörleri cerrahının dışında, bu konuda uzman radyoloji, patoloji, çocuk ve erişkin onkolojisi, radyasyon onkolojisi ve radyoterapi, gibi birçok hekimi de içeren  bir yaklaşım gerektirir. Ortopedik onkolog, kas-iskelet radyologları ve patologları, radyasyon onkologları, tıbbi ve pediatrik onkologlar ve mikrovasküler cerrahlardan oluşan bu ekibin hayati bir üyesi olarak, diğer hekimlerle birlikte tedaviyi yönetir ve yönlendirir. 

Kemik kaynaklı tümörler dışında, iskelet sisteminde, kemik iliği tümörleri ve metastazlar, yani başka organlardan kemiğe yayılan tümörler, görülmektedir. Erkek hastalarda prostat, kadın hastalarda meme kanserleri, benzer şekilde akciğer, böbrek ve tiroid kanseri hastalarında, hastalığın ileri evrelerinde kemiğe yayılma  ( sıçrama; metastaz) görülür. Bu hastalardaki tedavi prensip ve yaklaşımları, yukardakilerden çok farklıdır. Burada ortopedik onkolog, yukardaki primer veya sekonder kemik kaynaklı kanserlerin aksine, cerrahi tedaviye gerek duyulduğu takdirde, devreye girer. Bu hastalarda cerrahi tedavi, özellikle radyoterapi ve kemoterapiye cevap vermeyen vakalar, kemiğin zayıflamasına bağlı kırık oluşumu, sinir felçleri gibi durumlarda ve sadece tek kemiği ilgilendiren metastaz vakalarında  gündeme gelir.